Cansuyu
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Yükselecek DEMİREL 1945'te Göktepe Köyünde doğdu. İlköğrenimini köyünde, orta ve lise öğrenimini Muğla'da tamamladı.
1965'ten 1972'ye değin yerel ve ulusal gazetelerde çalıştı, Başyazı yazdı, sanat sayfaları yönetti. Halkevi ve Muğla Turizm Derneği yönetim ve etkinliklerinde bulundu. Bugün askeri gazino olan Halk Eğitimi Merkezi'nde, on beş günde ya da ayda bir sanat etkinlikleri düzenledi. Yöre kültür, Sanat ve folklorunun tanınması için çaba harcadı.
1972'de Fethiye'ye kamu görevlisi olarak atandı. İlk görev yıllarında daha önce yayınladığı GÜÇ Sanat Dergisi'nin izlerini yeniden yaratmak amacıyla Fethiye Sanatçılar Derneği'ni oluşturdu. Yine aynı yıl Fethiyeli şair Oktay KUŞKONMAZ ile birlikte ilk yapıtı İKİ ELİN SESİ'ni yayınladı, şiir sergisi açtı. Fethiye Akdeniz Şenlikleri'nin yönetiminde Fethiye Turizm Bürosu Şefliği ve Turizm Derneği'nde yönetici olarak görev yaptı.
1975'te ilk önce Marmaris'e daha sonra da Muğla merkeze atandı. Memuriyeti, şiiri ve yayıncılığı birlikte sürdürdü. 1977'de İzmir Halkevi'nin yurt düzeyinde açtığı bir yarışmada, BİR TUTAM ÖZGÜRLÜK adlı şiiri ile birincilik aldı. Şiir çalışmalarını sürdüren Yükselecek DEMİREL, 1981'de ikinci kitabı DOST TÜRKÜSÜ'nü yayınladı.
1985'te Vergi Şefi oldu ve Yatağan'a gitti. Aynı yıl Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi'nin İş İdaresi Bölümü'ne kaydoldu. Bu zorlu maratonu da başarıyla tamamladı ve 1990'da mezun oldu. 1993 yılında Muğla
Vergi Dairesi'nde görevli iken sanat çalışmaları nedeniyle emekli oldu.
Yükselecek DEMIREL, 1993'ün son baharında, Sair: Gazeteci Rıfat KALAKOGLU ile DAMLA Kültür ve Sanat Dergisi'nin yayınına başladı. Yedi sayı süren bu dergi yurt düzeyinde ses getirdi. 1994 yılında, yerel Şah Televizyonunda DAMLA SANAT AKŞAMLARI adlı bir program başlattı. Kültür Sanat ve Müzik ağırlıklı bu program kısa sürede 166. sayıya ulaştı. Yöre ve Yurt sanatçılarını bu özgün programda buluşturan Yükselecek DEMİREL, 1996'dan bugüne değin Muğla Gazeteciler Cemiyeti tarafından hep birincilikle ödüllendirildi.
Sanat çalışmalarını il içi ve dışında düzenlenen etkinliklere katılmakla da sürdüren Yükselecek DEMİREL, 2001 yılında KÖZDEN KÜLE adlı üçüncü yapıtını yayınladı. Şiir ve Televizyon Programları ile etkinliklere katılma koşusunu sürdüren Yükselecek DEMİREL, ezilmişliğini simgeleyen dördüncü yapıtı “KÜLDESTE”yi 2005’te yayınladı.
Şimdi de beşinci yapıtı CANSUYU ile geliyor. Evli ve üç çocuk babası olan Yükselecek DEMİREL, bir emekli rehavetinden uzak, daha çok koşmakta ve yorul maktadır. Muğla Gazeteciler Cemiyeti Haber Merkezi Müdürlüğü görevinin yanında, Televizyon Programlarını ve etkinliklere katılma koşusunu sürdürüyor. Gönlündeki insan sevgisini yazdığı aşk, sevgi, toplum ve evrensel sarılmaları simgeleştirdiği şiirlerle de yazın tarihinde iz bırakabilmenin huzurunu yaşamaya çalışıyor.
ÖNSÖZ
Geçen yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz, Göktepe şenliğinde, kültür değerlerimizi öne çıkarmayı, giderek köyden kopan hemşerilerimizi, yılda bir kez olsun bir araya getirmeyi amaçlamıştık.
İzleyenlerin anımsayacağı gibi, şenlikte yöre ezgileri tiyatro, şiirlerle kültürümüzü öne çıkarmaya çalışmış tik. Bu yılda şenliğin kültür ağırlıklı olması için özel çaba gösterdik. Bu anlamda Göktepe'nin yetiştirdiği şairlerimiz den Yükselecek DEMİREL'in şiirlerini Muhtarlığımızın bir yayını olarak sizlere sunuyoruz.
Şenliğimize katkıda bulunan hemşerilerimize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
Tuncay DEMİRTAŞ
Göktepe Muhtarı
BAŞA DÖN
Sabırlardan yontuldu aşkların yontusu,
Dal, yaprak ve çiçekler titredi sevdasından,
Aktı can suyu, süzüldü akması aşkların,
Sevgi selam durdu, iki budak arasından.
Sırtladı özlemleri, yandı yürek denen can,
Göklerin mavisi, aşkın şavkıydı ışıyan,
Ilık ılık çağlayan sevgi sevgi boşalan
Kutsal bir nur indi iki dudak arasından.
Kötüler dize geldi, ışıyınca sevgiler,
Sevgi bir iksirdi içenler ölümsüzdüler,
Sarıldılar, birlikte sonsuza yürüdüler
Bir inciydi düşen iki dudak arasından.
Kenetlendi sevenler, özlemler inadına
Doydu can, duydu ten vardılar aşkın tadına,
Ölümler olsa bile, ayrılmamak adına,
Aşk çıkageldi, yakınla uzak arasından...
BAŞA DÖN
Bir çilingirim, ustayım.
Açılmaz kapıları açıyorum.
Uzakları bir bir toplayıp zamandan
Giz ülkelerine kona-göçe
Yakınlara kaçıyorum.
Yanar bir kasırga savurur beni,
Düşe kalka buluntu yollardayım.
Kor düşer can suyuma,
Kar rengi soğuk sarar benliğimi
Bakarsınız, yakma özürlü kollardayım.
Arıya bal, yaprağa daldım.
Aşılmaz kapılara geçerdi sözüm.
Direndim, dayandım, duruldum.
Bir ince ok saplandı yüreğime,
Şimdi sevdalara uzanır iki gözüm.
Bir çilingirim, önümde kapılar,
Açılmaza anahtar oluyorum.
Karadelikler yaratsa da kasırgalar,
Savurursa da bilinmeze beni,
Bekleme erdeminde, sabırla doluyorum.
BAŞA DÖN
Ben berilerdeyim, öteye yer yok,
Gerçek yanı başımda, yalandan eser yok
Almak seni yalnızlığıma,
Uzanmak tutamadığım ellere
O bilinmez Tanrısal güzellere
Beklenmedik, bilinmez bir masalsın.
Gel bir gözüme, yaban değilsin,
Gel ki, göz akım sana eğilsin,
Akarım boşluğuna karanlıkların,
İçinde yok olurum, korkarım,
Bir ucunda sen varsın sanırım,
Biliyorum, uzaklardaki sen değilsin.
Ben canıma aldım seni,
Ne candasın ne de saldım seni,
Orta yerindeyim uzanmaların, yalnızlığın,
Bir umutsuzluk varsa yaratılan,
Ve şaşkınlık yüreğimde kalsın
Uzağı getirmek yakına,
Sanırım övünmek boşuna
Oysa sevgiye örnekti yaşam,
Sevgiyle dolu kıpkızıl bir akşam
Uçalım göklere yalnızlık yerini alsın.
BAŞA DÖN
Savrulur içimden sen yüklü canlar,
Severim, göğsünü gere gere isyan edeni..
Ben bir koşuya tutsağım, az gelir isyanlar,
Dört yanım prangada, dert yutar beni..
Sonsuza koşarım, ıslık üfler yellerim,
Yarım kalmış kavgalara uzanır ellerim,
Yüreğim buz damı, solmuş güllerim,
Tut ellerimden, durma kurtar beni..
Sevgiye taparım, gömlek olsa giyerim,
Kanar içim, sızlar, yırtılır ciğerim,
Kan denizindeyim, acır her yerim,
Çekme elini yaramdan, kan tutar beni.
Çeksem tetiği, vursam böğründen zamanı
Yalnızlık, çaresizlik dertlerin en yamanı,
Ben çekerim sızımı, istemem anlamanı,
Zaman bir fırsat bulur atar beni.
Sitem edemem, sızlayıp ağlayamam,
Kimselere güvenemem, bel bağlayamam,
Küle döndü bu yürek, dağlayamam,
Söner ocağım o bir solukta satar beni..
BAŞA DÖN
Bir susamışlığın onulmazındayım, per perişan,
Başkaldırının acımasızlığını yaşıyorum.
Cinayetim oluyor akmayan duygular
Bakışım buğulanıyor, sızlanıyor, eriyorum.
Gelişinin sonu olsun ışığını kaymazsan
Eğer bu yürek söz tutarsa
Bırak, uçabildikçe uçsun umutlarımız,
Bakarsın bir sona gelir, umarlara uçarız.
Bir delişmen duygu benimki hiç alışılmamış
Hep yabancı, hep itilen, yadırganmış,
Soğuktan terlemiş ellerim, ayaklarım,
Bir de bu mangal yürek köz tutarsa..
Çatlasın taş, çatlasın sabır,
Bu tutunma, sarılma nasıl bırakılır?
Can çekmede sanki başkaldırmalar,
Göze geldi sevilmeler kucaklamalar,
Sağanakta diner belki bu ağlamalar,
Yüreğimin orta yerinden bir kız tutarsa..
Bunca suçluluk ve suskunluk bende,
Ne ruh, ne takat kaldı bu bedende..
Ben gelir alırım öcümü,
Umuttan yana sakınmam sözümü,
Çaresizlik söndürsün közümü,
Yüreğimi yüreğin, güneşi buz tutarsa..
BAŞA DÖN
Bu gönlü cayır cayır yakamadım,
Sevgi çiçeğini yüreğime takamadım,
Kimselere umutla sevgiyle bakamadım,
Dilerim küçük bir taş bitirsin beni...
Bu evrene fazlayım, biliyorum,
Artım yok gittikçe eksiliyorum,
Mantık dışıyım yok buna yorum,
Tanrı seviyorsa bir daha itsin beni
Kazdım toprağı, sarıldım küreğe,
Anladım artık gerek yok yüreğe,
Sarıldım onca kırana engereğe,
Dilediği gibi sonsuza eksin beni
Umut ve sevgiyle bakamadım,
Anlamsız bakışlı gözlere akamadım,
Can ateşimle daha fazla yakamadım,
Dileyen hedef tahtasına gersin beni.
Dilim dönmüyor, gücüm yetmiyor,
Elsizim ayaklarım gitmiyor,
Bu sonsuz acı bir türlü bitmiyor
Bir anda gözler önüne sersin beni.
Buralardayım; canda tendeyim,
Bilin ki bir görünmez bedendeyim,
Bir başka dünyada, evrendeyim,
Seven, sonsuza dek sevsin beni...
BAŞA DÖN
Senden akan aşktır bende
Yaşar hem ruhta hem tende
Bilirsin tek ruhtur o bedende
Ben de senin gibiysem eğer.
Yerin benim sevgi köşemdir
Gülüşlerin sonsuz neşemdir.
İşte bunun adı yaşamdır.
O duyguyla geldiysem eğer.
Bir sana açtım kucağımı
Sen tattın, bildin sıcağımı
Koca taşlar kırsın bacağımı
Senden başkasına koştuysam eğer.
Kimler bilsin gerçeği kimler
Derdime ne desin hekimler
Gönülden boşasın hakimler
Senden başkasıyla coştuysam eğer...
BAŞA DÖN
Ölümün sesini duyar oldular
Beni görünce dostlarım,
Ağladılar önce, gözler yaşla dolu
Dur durak yok çaresizliğe
Zaten ben ölmesem de ağlarım..
Belki uyanır diye beklediler
Beni bilenler, bilmeyenler..
Bir kişilik kervan vardı yolda
Giderken de bir kişiydi,
Sonsuzu görmez ki ölmeyenler..
Sabırdan bir taş var başımda
Toz bile gülüp geçer varlığıma
İçime evreni çeksem bile
Yetmez bilirim çaresizliğe
Genişliğim az gelir darlığıma..
Karanlıklardan geçer giderim
Sanki bir daha ölecekmiş gibi şaşarım.
Yansıtır şaşkınlığı uğuldamalarım
Sonsuza uzansa da izi yüreğimin
Var olamamanın özünü yaşarım.
BAŞA DÖN
Bu Sabah yavaş yavaş uyanacaksın,
Uykulu gözlerinde,
İşe geç kalmanın telaşı.
Fırlayacaksın yataktan,
Ben uyanmayacağım.
Yüzünde acı bir telaş,
Sarkacak gün yavaş yavaş,
Gözlerimi açamayacağım.
Büzülecek dudakların kapanacaksın üstüme,
Ben duymayacağım.
Bir sela okunacak minarelerden,
Adımı söyleyince müezzin,
Kimi duyup geçecek, eyvah diyecek kimi,
Musalla taşına konunca tabut,
Gözlerinde sağanak, unutacaksın kötülüklerimi,
Ben kahrolacağım..
Pencereden taşan hüzün,
Süratle taşacak mahalleye,
Kim bilir hangi duygularla toplanacak,
Eş dost birer birer,
"Başınız sağ olsun” diyecekler size,
Ben yalan olacağım...
Üç-beş gün sonra çekilecek evden kalabalık,
Siz size kalacaksınız çocuklarla,
Koltuktaki yerim boş,
“Baba” kelimesi çıkacak sözlüğünüzden,
Ben toprak olacağım...
BAŞA DÖN
Uyu sen güzelliğim, uyu da büyüt umutlarımı,
Sevgiye ve sensizliğe özlemi özümlesin geceler,
Varsa sana uzanan sevdalarımı ve kavgalarımı
Varsın, donsun yürekte, biriksin bilekte acılar.
Sevgi deseler bir katara düşsem peşine durmadan
Can güzel, acı çekilmez ve bir sille vurmadan
Yol güzel, çağ derin, bunca soru sorulmadan,
Bir yanda, bir kanda, bir canda başlar sancılar.
Can güzelim, meleğim, ey özlemlerimin yücesi,
Bir can koydum uğruna, daha da nicesi,
Bütünse varlığım, sevgim-umudum da hecesi,
Yalan ve çirkin iğrenç, umut ve mutluluk yabancılar.
Uyuma, büyüt umutlarını yeter bu suskunluğun,
Çağdışı sorumsuz hâl hatır bilmez miskinliğin,
Gelecek aydın ve sevecen günlere küskünlüğün,
Biter bir yerde, koşarsın mutluluğa, kalır acılar..
BAŞA DÖN
Bekle de gör sabrı, ürünü nedir,
Ermeden, dalımdan kopabilirim.
Ah! Yörüngem bu değilse nerededir,
Kaybettim yolumu, sapabilirim.
Karardı içim, tuttum nefesimi,
Durdu hınzır zaman, kesti sesimi,
Kursağımda bıraktı hevesimi,
Bende şaştım, kime tapabilirim.
Savursa yellerin bir çöle beni,
Ezincin rezil etse ele beni,
Atsa sevdan bir dipsiz göle beni,
Boğulmam yaparım, yapabilirim.
BAŞA DÖN
Ne zaman,
Duvarlara tutunmuş bir kelebek görürsen,
Bil ki,
Kanatlarının rengindedir yüreğim.
Kanat çırpmaktadır,
Dinlenmektedir ters yüz olmuş zamana,
İçin için ağlamaktadır.
Ağılarla dolacaktır için,
Renklerle sarmaş dolaş dört bir yanın,
Seğriyen gözlerimle seni göreceğim.
Boynu bükük kalmışsa umutlar,
Bil ki,
Ben uçan o kelebekle güleceğim.
Geleceğimi sanma boşuna
Kırık bir kadeh kalacak elinde,
Acılı çığlıkların kulağımda,
Ben bir daha öleceğim.
BAŞA DÖN
Düş ülkesinde gördüğüm,
Gelir, olur o kördüğüm,
Cana can, ömür sürdüğüm,
Gerçek değil ki, yalansın.
Ve seviyorsam gönülden,
Çiçeksin, ağlatan gülden,
Eksiliyorum gönülden,
Yıllarımdan yıl alansın.
Sevgi yakansa diyorum.
İkiyi, bir ediyorum.
Ben yürekten seviyorum.
Beni dertlere salansın.
Bana hep söyledin yalan,
Beni bu dertlere salan
Hep kendi kendiyle kalan,
İnan bir özge yalansın
O can sendedir, o senin,
Ateşin soğuk, buz serin,
Dengesiz, işte bu eserin
Beni sensize salasın.
Sende bıraktım kendimi,
Ak göğsünden indiğimi
İnan ki seni sevdiğimi
Bilen ve anlayansın
Sus ki konuşsun o kuşlar,
Yorulmasın o yokuşlar,
Bir şan olsun ki susuşlar,
İşte, salt bende kalansın.
BAŞA DÖN
Tutamazsın sevgiyi bir uzansan,
Bir ince tel, bir ince sırattır...
Ben öykü, sen de bunu yazansan
Kov beni yüreğinden, beni attır.
Sana yüreğimdedir adağım,
En erilmez yerinde o dağım,
Yoksan bile, seninle olacağım,
Makamım en ulu kattır.
Katlara erersem bir gün eğer,
Katlandığıma derim ki, değer,
Bakmışsınız aldanmışım meğer,
Gerçek olan bu hayattır.
Güzele varan el öpülsün.
Ele set geren sökülsün
Kuru bir yaprak gibi dökülsün
Bu bir dilek, bir feryattır.
Açılsın sonsuza bu eller
Umutsuz ve bilinmeze gidenler
Sevgiye, selama el edenler
Yaşamayan gölge seraptır.
Bir görünse sevgi dediğim,
Sevgiye öz verip de sevdiğim
Gönül gözü ile değdiğim
Öyle bir güzel hayattır.
BAŞA DÖN
Dağlar olsa da tüm engeller
Sırat bile olsa o çengeller
Canımın üstünde durup dengeler
Can üstüne geçilmez değilsin.
Suçum yok benim, suçsuzum,
Ucum yok, sonsuzum, uçsuzum,
Susamak Tanrısal. Ama susuzum,
Sevmek adına seçilmez değilsin.
Umduğum, sevgi saygı adına
Ömür boyu korktuğum kaygı adına
En sevdiğime sevgi adına
İnan ki vazgeçilmez değilsin.
Ben sevgiyim, sonsuzum seninle,
Gökyüzü yanı başımda ellerinle,
Umudu çoğaltan dillerinle,
Ekin bile olsan, biçilmez değilsin.
Bir sevdaydım, acıya dayandım,
Bir acıydım, tatlıya boyandım,
Hem acıya hem sancıya dayandım,
Aç yüreğini bana, açılmaz değilsin.
Sana verdim tüm gücümü
Sustum, bitirdim o öcümü
Tanrı emretse de ölümü
Nur değil saçılmaz değilsin.
Tanrısal içki olsan içerim,
Geçilmez olsan aşar geçerim
Sanma ki hep seni seçerim.
İnan ki vazgeçilmez değilsin.
BAŞA DÖN
Günah olsan taşırım boynumda
Ağlarım gözyaşı olsan, ağlarım,
Ateş olsan gün be gün beni yakan
Sığınırım hep, kaçamam senden
Yanarım yandıkça, yüreğimi dağlarım
Bir gün bir çiçek olup açsan da,
Gönlüme sevgi saçsan da,
Şımarıp, öykünüp kaçsan da,
Umudumu hep sana bağlarım...
BAŞA DÖN
Söz güçtedir, kurşun odundur
Can senin, övünmek onundur
O'nun başlaması, senin sonundur
Bu, hep başarının bir yolu mu?
Gelse de çare asıl değildir
Aslında saray sanki ağıldır
Bekler çaresizce bunca yıldır
Bil ki mazlum yutar mazlumu.
Ne sevgi, saygı, ne hasret
Bu düzen koca bir alamet
Hele kopsun o kıyamet
Sanki insanlığın sonu mu?
Erdem değil sonu beklemek
Sona bir sonsuz eklemek
Yürürken, sanki emeklemek
Düşkünlük değil de onur mu?
BAŞA DÖN
Bir çift güvercin uçsa Bozburun'dan öte,
Gönlüme kazınan sevgisiyle Marmaris'e doğru..
Aladağlar sevdalanır, tutulur yeşile,
Orhaniye'den Hisarönü'ne akar mavinin en koyusu,
Turunç'da denize düşen yıldızlarla el eleyim,
Cennet Adası'yla can canayım,
Alı baldan tatlı, bu sevda bitmez..
Tanrı bir cevahir işlemiş özünden,
Gerdanında pul pul, yakışır mı yakışır,
Gizeminle büyüler evreni varlığın,
Alır güvercinleri, uçurur pencerenden bir bir
Görmeyen, görkemini nerden bilebilir
Adın ilk görenin gönlünde ışır,
İlk görenin gözünden bir daha gitmez..
Yöremin ve yörüngemin incisi güzel,
Adına, tadına varan bilir gizini..
Seni özümser antik tanrılar bile..
Amazon kesilir tüm kızları Lidya'nın,
Alışılmamış sevdalara sarar benzini.
Uzaklardan selamı var Prenses Ada'nın,
Bağrına bastıkların suskun, neden işitmez?
Bir mühür gibi kazıdım adını gönlüme
Marmaris dedikçe ürperir, bir hoş olurum,
Kilim dokurum yeşilinle, destansın okurum.
Alışılmamış sevdalar sarar da dört yanımı,
Yanar, özleminle tutuşur yüreğim..
Bu ateşi su söndürmez, buz fayda etmez,
İnan güzelim, bu sevda hiç bitmez..
BAŞA DÖN
A benim çocuk gönlüm,
Sevdadan yana uçuk gönlüm
Muğla, Muğla olalı görmedi
Böyle bir kaçık gönlüm..
Menteşe Beyiyim, Ferayi'ye tutkunum
Gökova'da bir gemi, Yayla’da uçkunum
Sevda çekmekten yorgunum, bitkinim
Yılanlı dağında ayran içmeye kaşık gönlüm.
Ula'dan bir kuş uçar gider ötelere
Köyceğiz’den, Fethiye'ye Kemer'e,
Gül yağmış Yunus Nadi'den Seydiler'e,
Muğla'nın özüne hayran, aşık gönlüm..
Denizlere doyamam, saymakla bitiremem
Marmaris, Datça, Bodrum sonunu getiremem
Yorgun gönlümü Güllük'e götüremem
Devrant'tan geçerim, yokuşlara alışık gönlüm
Yatağan'ı, Milas'ı görme istersen
Göktepe'ye, Kavaklıdere'ye git gidebilirsen
Bir yanda orman-deniz, bir yanda sen
Doyamam sevdana pek karışık gönlüm...
A benim çocuk mu çocuk gönlüm
Neşeden, sevdadan yana uçuk gönlüm
Muğla, Muğla olalı.
Görmedi böyle kaçık gönlüm...
BAŞA DÖN
Güneyin gözü, gözbebeği Muğla,
Kimse seni anlatamaz bilirim
Ama ben avuçlarımda taşıyor gibiyim
Tek tek sayarım parke taşlarını,
Çember çevirip, hula hup döndürdüğüm,
Ekmek içi köfte yediğim,
Çocukluğumu bıraktığım ara sokaklarını
Ne zaman bir sela duysam
İrkilirim, burkulur yüreğim
Bakamaz olurum cami avlularına
Bilirim ki ağırlamaktır son konukları
Kurşunlu’nun musalla taşları
Bir güzel dizilmiştir bilen, bilmeyen
El sallayacaklardır, sonsuza,
Adını bile bilmediği o yolcularla
Hep o anlarda gelir akıllara ölüm,
Bana sorsalar yanıtım hazır,
Oysa her gün bu insanlarla ölürüm..
Nasıl unuturum “Cavır Asar”ın Yollarını,
Basmacı Deresi’nin dik yokuşunu
Saburhane diyesim gelir sevince güzelleri
Şemsiana'ya doğru akar giderim.
Kaç can telef olmuştur sularında
Kara Muğla Deresi'ne hep ilenirim
Heykel'den Akyol'a uzanan akşamlarda,
Sıra sıra dizilmiştir güzeller,
Sağlı-sollu voltalar atılmaktadır
Coşku suları serpilirken yanık yüreklere
O cıvıl cıvıl gözlere bakılmaktadır.
Can damarı Muğla'nın Karabağlar'ında
İrimler'de dolaşıp durur gençliğim
Tozlu'dan Ayvalı'ya Keyf Oturağı'na
Süpüroğlu'na uçar giderim
O dar yollardan inerken Vakıf’a
Önüme arabalar gelmesin dilerim.
Mezarlık’tan Kırk bir Evler'e gidilesi değil,
Bir helikopter kazası gelir aklıma,
Bir de kahraman pilot, Muğla için ölen
Kaç yıl geçse de nasıl unuturum
O Muğla'yı hep kucaklayasım gelir,
O günleri andıkça bir hoş olurum.
Bir güney çiçeğidir kokladığım
Alı baldan tatlı bir Ferayi'dir.
Acımı-tatlımı hep içimden sakladığım
Mutluluğumun odak noktasıdır
Kıyamadığım güzelimdir.
Sevgisine su katmadığım
Muğla iksirimdir içerim
Verseler Dünya'yı ellerime
Ne doyarım O'na
Ne ondan geçerim.
BAŞA DÖN
Çocukluğuma dönsem, dönebilsem,
Güney Dağı'ndan başlar yolculuğum.
Altı Gökciğer, Aynalı,
Asar Kaya bir yanda,
Ucunda uçurum..
Doğmuşum ya Göktepe'de,
Bir hoş olurum anımsadıkça
Bir kuşak gelip geçmiş,
Biz gelmişiz arkasından..
Boşalmış Göktepe göçlerden,
Kalanlar yaşlı, gidenler gençmiş..
Demircioğlu demişler adımıza,
Şanımızla övünmüşüz..
Eğitmen ve aydın babamız,
Anamız iki eli böğründe,
Yoksulluk belimizi bükmüş, dövünmüşüz..
Yıllar yılları kovalamış da,
Kaçıp giden sevdaya tutunamamışız.
“Adam" olalım diye diye,
Ele-güne, açık ve pak alınla,
Yoksulluktan utanmamışız..
Çocukluğumu bir Sinnecik bilir,
Bir de Kurudere, Irmeşe..
Yürümüşüm Oyuklu dağında, yalın yapıldak,
Gün yirmi dört saat,
Sabah-akşam, pürneşe..
Bedir'ler, Zorlular, Şahbazlar,
Daha onlarcası yüzlerine baktığım..
Adlarını bile unuttum şimdi,
Acı akmasını tütünün, birlikte tattığım,
O insanlardı, geride bıraktığım..
Ahmet Ağa'ydı, saydığım, sevdiğim,
El-etek sürüp, gördüğüm..
Kızına yanmışız ya bir yol,
O yola koymuşuz ya başımızı..
Bırakmadı bizi korku
Acılara boğdu, aşımızı, aşkımızı.
Sabrımın ar damarını patlatan,
Ve karpuzu kavunu çatlatan,
Bir İkizhasan pınarı vardır yolumda..
Alıp gelini o ellerden,
Getirdim yoksulluğuma,
Şimdi kelepçe kolumda..
Bir Göktepe öyküsü yaşadığım,
Alın terine, sevgisine taptığım..
Naldöken yolunu unutamamam,
Bir de gülemeyen binlerce yüzü..
Akmayan suyu, geçmeyen sözü olsa da,
Sılamdır, başıma taç yaptığım..
Ayrılık gelip çattı bir gün,
Ağlamak ne ki, hıçkırdım..
Yarım yüzyıl geçti de,
Özleme yetmedi onca selam,
Nice dostu, seveni kırdım..
Çift çubuktu çocukluğum,
Çamurla yıkanan urbalarım,
Ve yalınayak suskunluğum..
En kötüsü sıvanmak yoksunluğa,
İşte hep o yüzden ağlarım..
Göktepe aslım, neslimdir, silemem,
Bir özge varlıktır içimde yaşayan,
Gidip, görmesem de, “yok” diyemem..
Kimliğim onunla süslü, ana adım o,
Doğrultum ondadır, yalan söyleyemem..
Yaya bir günlük yolculuğun adı,
Gelir geçer, hiç bilemezsin..
Nasıra takılsa da ayaklar,
Doyulmaz yüceliktedir tadı..
Alnımızda bir çizgidir kapkara,
Ne yaparsan yap, silemezsin..
Ağlansa da gülünse de,
Göktepe evrensel bir evdir..
Benim doğup, çoğaldığım,
Emdiğim, memesini sömürdüğüm,
Sevgisi sonsuz, cüce bir devdir.
BAŞA DÖN